Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
|
|
Cennet ve cehennem yaratılmış mıdır? Yaratıldıysa yeri nerededir? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 22:08 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Değerli kardeşimiz,
Ehl-i sünnet inancına göre cennet ve cehennem yaratılmışlardır ve şu an mevcuddurlar.(1)
Kur’an’ın ifadesine göre, cennetln genişliği yer ve gök arası kadardır.(2) Yine Kur’an’ın ifadesine göre cennet müttekılere, (3) cehennemse kâfirlere (4) hazırlanmıştır. Her ikisi de Miraç gecesi Peygamberimize (s.a.v.) gösterilmiştir. (5) Olmayan bir şey sakinleri için hazırlanabilir ve gösterilebilir miydi?
Ayrıca cennetin varlığı Âdem kıssasıyla da sabit olmakta, cehennemin halen mevcudiyeti de onunla kıyaslanmaktadır.(6)
Cennetin yukarıda arşın altında, cehennemin aşağıda yerin altında (7) olduğunu söyleyenler olmuş ise de kesin şuradadır, demek mümkün olmamıştır. Her ne kadar Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (8) buyurmuş ise de bunu, her şeyden önce Kendisini ve kabr-i şeriflerini ziyaretin önemi ve fazileti noktasında söylenmiş bir hadis olduğu şeklinde anlamamız lazım geldiğine inanmaktayız.
Bununla beraber kıyametin kopup, yerin başka bir mahiyet almasından sonra cennetin, hadiste işaret edilen yerde veya o yerin doğrultusunda a’la-i ılliyyinde olabileceği de ihtimalden uzak görülmemelidir.
Bediüzzaman’a Göre Cehennemin Yeri
Bediüzzaman, “De ki: her şeyin bilgisi Allah katındadır.” (10) “Gaybı Allah’dan başka kimse bilmez.” (9) mealindeki âyetleri dersinin başına koyduktan sonra “Cehennem nerededir?” diye bi soru sorar.
Cehennemin yeri bazı rivayetlerde “yerin altı”denilmiştir. Yer küresi, yıllık hareketiyle ileride haşir meydanının etrafında bir daire çiziyor. Cehennem ikidir. Biri küçük cehennem, diğeri de büyük cehennemdir. Küçük cehennem büyük cehennemin çekirdeğidir. İleride küçük cehennem büyük cehenneme inkılab edecek ve büyük cehennemden bir menzil olacaktır.
Küçük cehennem yerin altında, yani merkezindedir. Çünkü kürenin altı merkezidir. Coğrafya alimlerince bilinmektedir ki, her otuz üç metre kazıda bir derece sıcaklık artar. Yerin yarı çapı altı bin küsur kilometre olduğuna göre, merkeze kadar bu sıcaklık iki yüz bin dereceyi bulur... Bu ateş, dünya ateşinden iki yüz defa daha şiddetlidir. Küçük cehennem, büyük cehenneme ait bir çok görevleri dünyada ve berzah âleminde yapmıştır. Âhiret âleminde ise yer küre, sakinlerini yıllık hareketiyle etrafında daire çizdiği haşir meydanına döker. Tabii ki içindeki küçük cehennemi de büyük cehenneme teslim eder. Mu’tezilenin bazı imamları: “Cehennem sonradan yaratılacaktır.” demiş olsalar da onların bu sözleri yanlıştır. Cehennem yaratılmıştır. Fakat hal-i hazırda tamamiyle inbisat ve sakinlerine tam münasip bir tarzda henüz inkişaf etmemiştir.
Kaldı ki gayb perdesinin içindeki ahiret âlemine ait menzilleri bu dünya gözümüzle görmek ve göstermek için ya kâinatı küçültüp iki vilayet şekline getirmeli, ya da gözümüzü büyütüp yıldızlar gibi gözlerimiz olmalıdır. İkisi de şu an mümkün olmadığına göre öyleyse âhiret âlemine ait menzilleri de, bu dünya gözümüzle görmek mümkün olmayacaktır. Fakat bazı rivayetlerin işaretiyle ahiretteki cehennemin bu dünyamızla münasebeti vardır. Mesela, yazın şiddetli sıcaklığına “min feyhi cehennem” yani “cehennemin kaynamasındandır” denilmiştir.
Sözün özü: Cehennemin yerini tesbit noktasında Bediüzzaman’ın görüşlerni şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Kadîr- i Zülcelâl’in mülkü çok geniştir. Allah’ın hikmeti nereyi uygun görmüş ve göstermişse büyük cehennem oraya yerleşir.
2. Büyük cehennem, yerin yıllık dönüşünün çizdiği dairenin altındadır. Bu cehennem, kimi zaman yerin merkezindeki küçük cehenneme görevlerini yaptırmıştır.
3. Yerin merkezindeki küçük cehennem, büyük cehennemin çekirdeğidir. Hikmetli Yaratıcı, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte sakladığı ve vakti geldiğinde de çekirdekten ağacı çıkardığı gibi; yer kürenin kalbindeki küçük cehennem çekirdeğinde de büyük cehennemi saklar ve vakti geldiğinde de ondan büyük cehennemi çıkarır.
4. Cennet ve cehennem hilkat ağacından ebediyyet tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise dalın en uç noktasıdır. Hem kâinat silsilesinin iki neticesidir. Neticelerin yerleri silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, ağırı aşağı tarafında; nurlusu ve ulvisi de yukarı tarafındadır. Hem şu işler selinin ve yerin manevî ürünlerinin iki ambarıdır. Ambarın yeri ise ürünün çeşidine göre, fenası altında, iyisi üstündedir. Hem ebede akan seyyal mevcudatın iki havuzudur. Havuzun yeri ise, selin durduğu ve biriktiği yerdir. Yani pislikleri ve zirzibili aşağıda, temizleri ve güzelleri ise yukarıdadır. Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecelligâhıdır. Tecelligâh is her yerde olabilir. Rahman-i Zülcemal ve Kahhar-i Zülcelâl nerede isterse tecelligâhını orada açar.(11)
Dipnotlar:
1. Ömer en-Nesefî, Akaidü'n-nesefi, s. 8; Ebü’l- Münteha, Şerhu fıkhi’l- ekber, s.26
2. Al-i İmran, 3/133
3. Al-i İmran, 3/133
4. Bakara,2/24; Al-i İmran, 3/131
5. Buharî, Nikâh, 88; Rikak, 16; Tirmizî, Cehennem,11; Ahmed b. Hanbel, IV/429.
6. TDV İslâm Ansiklopedisi, VII/185.
7. age., VII/229.
8. Buharî, fî mescid-i Mekke, 5.
9. Mülk, 67/26
10. Neml, 27/65
11. Daha geniş bilgi ve orijinali için bk.Nursî, Said, Mektubat, s.8-10
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Cennette on bir dünya kadar yer verilecek, hadisi sahih midir? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 22:08 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Soru 1: Aşağıdaki hadiste geçen "Sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve bir de on katını sana versem" ifadesinden bu dünya ve on tane dünya mı anlaşılır?
Soru 2: Hadisin sıhhati hakkında neler söylenmiştir? İbn Mes'ud (r.a) Rasulullah'dan (s.a.v.) şöyle buyurdu : " Allah öncekileri ve sonrakileri belli bir günün mikatı zamanı ) için, kırk yıl ayakta, gözleri belermiş göğe bakar ve hükmün verilmesi için bekler bir vaziyette toplar. ( Peygamber ) buyurdu ki: Ve Allah Azze ve Celle, buluttan gölgeler içinde Arş'dan Kürsi'ye iner. Sonra bir münadi şöyle seslenir: Ey insanlar, sizi yaratan, sizi rızıklandıran, kendisine ibadet edip hiçbir şeyi O'na ortak koşmamanızı size emreden Rabbinizin, her birinizi dünyada iken dost edinip tapındığı şeye havale etmesinden, şimdi ona onu dost etmesinden razı olmaz mısınız? Bu, Rabbinizden size bir adalet olmaz mı? Onlar, evet öyle olur, derler. .... (Peygamber) buyurdu ki: ........ Sonra susar. Allah (c.c , neyin var, niçin istemiyorsun, buyurur. Adam, Ya Rab Sen'den o kadar istedim ki artık haya ettim, Sana o kadar yemin ettim, artık haya ettim der. Allah Azze ve Celle, sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve bir de on katını sana versem razı olur musun buyurur. Adam, Sen izzet Rabbi (Rabbülizzeh) iken benimle alay eder misin, der. Allah Onun bu lafına güler." [Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 343]
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
- Bu bilgi, Hz. Ebubekir’den rivayet edilen uzun bir hadisin bir paçası olarak da rivayet edilmiştir.
- Bu hadisi, İbn Hanbel (Müsned, 1/193), Ebu Yala (Müsned, 1/56) ve Bezzar (Müsned, 1/149) rivayet etmiştir. Ravileri sikadır. Yani hadis sahihtir. (bk. Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 10/375/h.no:18507)
- Soruda geçen “Sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı..” ifadesi yerine, ilgili kaynaklarda “En büyük padişahın mülküne bak, sana onu, ve on katını verdim.” manasına gelen ifadeye yer verilmiştir.
“Mülkü azami melikin=En büyük padişahın mülkü” cümlesini başka şekillerde de anlamak mümkündür. Fakat bizim şu anda tercih ettiğimiz mana şudur şudur:
“Senin dünyada gördüğün en büyük bir padişahın mülkü ne kadar ise, sana bir o kadarı ve de onun on mislini verdim.”
Cevap 2:
- İlk soruda yer alan “Sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve onun on mislini versem razı olmaz mısın?”manasındaki ifade bu hadiste yer almıştır. Bu hadisi Taberani (el-kebir, 9/357) rivayet etmiştir.
- Heysemi, İbn Mesud’dan rivayet edilen bu hadis ravilerinin sika olduğunu/hadisin sahih olduğunu bildirmiştir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, 10/340-343)
Hadisin zahirine göre, on bir dünya kadar bir mülk verileceği anlaşılıyor.
Anne rahmi, orada yaşayan çocuk için onun dünyasıdır. Dünyaya gelince, O çocuğa dünyada verilen yer, mekan ve hayat ne kadar geniştir.
Demek ki, bu dünya rahminden cennet alemine doğacak olanlara verilecek olan cennet alemleri de o kadar geniş, büyük ve harika olacaktır.
Elbette, anne rahmindeki çocuğun bu dünyayı anlaması imkansız olduğu gibi, bu dünya karnındaki bizlerin de, yeniden doğacağımız cennet alemlerini anlamamız mümkün değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Cennet’te yüz derece vardır, hadisi sahih midir? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 22:08 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet’te yüz derece vardır. Tüm alemler o derecelerin birin de toplanmış olsalar onların hepsini içerisine alır.” (Ahmed Bin Hanbel , Müsned: 10806 , Tirmizî, 2532, İbn Hibban, Tuhfetu’l-Ahvazi, 7/201) Bu hadis-i şerif hakkında Tirmizi garip demiştir. Ahmed Bin Hanbel ve İbn Hibban ne buyurmuştur ve bu hadis sıhhati hakkında başka alimler bir şey demiş midir? Tirmizi kitabında hadisde geçen alemlerden kasıt alem = Allah’ın dışındaki herkes ve her şeydir, diye not düşülmüş, bu sahih midir? Bir derecesi Allah dışında ki bütün varlık alemleri ve var olmuş her şey midir? Bu hadise iman ede bilir miyiz yoksa bu hadis-i şerif Allah (c.c) Resulü Peygamber Efendimize isnat edilmiş ama netliği olmayan mevzu uydurma bir hadis midir değeri yok mudur? Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. Al-i İmran, 133 ayetine ters değildir değil mi? Ve bu yüz derece cennetteki tabakalardan ayrı maddi yüz dereceler midir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Soruda da belirtildiği gibi; Tirmizi bu rivayetin “garib” olduğunu bildirmiştir. (Tirmizi, Cennet 4, h.no: 2532)
- el-Elbani de bu rivayetin “zayıf” olduğunu belirtmiştir. (Silsiletu’l-ahadisi’d-daife, no:1886)
- Tuhfetu’l-Ahvezi gibi bazı kaynaklarda bu rivayetin İbn Hibban’ın sahihinde yer aldığına dair bir bilgi olmakla beraber, biz araştırmamızda bu kaynakta öyle bir bilgiye rastlayamadık. Bu bilgi verilirken, “Aliyyul-Kari’nin dediğine” şeklinde bir kayıt düşülmesi, ilgili müellifin de bunu doğrudan görmediğini göstermektedir.
- Tuhfetu’l-Ahvezi’de (7/201) yer alan “Alemlerden maksat bütün mahlukat/yaratılanlar olduğuna, bunun da, cennetin Allah’tan başka kimsenin bilmediği kadar alabildiğine geniş olduğu manasına geldiğine” dair yorum bizce doğrudur.
Bilindiği üzere, “el-Alemin” kelimesi, mutlak bir şekilde ifade edildiği zaman bu geniş manayı ihtiva ettiği ilm-i Beyan ve Meâni alimleri tarafından kabul edilmektedir.
- Bazı hadis rivayetlerinde “cennetteki iki derece arasında gök ile yer arası kadar..” (İbn Hibban, h.no: 7390), diğer bazısında “yüz yıllık bir genişlikte olduğu..” (Tirmizi, Cennet 8, h. no: 2529), “cennetteki iki derece arasında beş yüz senelik bir mesafenin olduğu” (Taberani, el-Evsat, h. no:5765) vurgulanması gibi farklı ifadelerden anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber cennetteki derecelerin boyutunu akıllara yaklaştırmak için, yerine göre farklı ifadelere yer vermiştir.
Kâinat çapında yerin hareketinden ta şemsu’ş-şumusun hareketine kadar değişik hareketlerden meydana gelen takvim değerleri farklı olduğuna göre, hikmetin gerektirdiği yere göre bu farklı mülahazalarla farklı ölçülerin verilmesinde bir çelişkiyi aramamak gerekir.
- Bediüzzaman hazretlerinin bu konudaki yorumu şöyledir:
“Mühim bir taraftan ehemmiyetli bir sual: Rivayette gelmiş ki; Cennet'te bir adama beş yüz senelik bir Cennet verilir. Bu hakikat akl-ı dünyevînin havsalasında nasıl yerleşir?
Elcevab: Nasılki bu dünyada herkesin dünya kadar hususî ve muvakkat bir dünyası var. Ve o dünyanın direği onun hayatıdır. Ve zahirî ve bâtınî duygularıyla o dünyasından istifade eder. Güneş bir lâmbam, yıldızlar mumlarımdır der. Başka mahlukat ve zîruhlar bulunmaları, o adamın mâlikiyetine mani olmadıkları gibi, bilakis onun hususî dünyasını şenlendiriyorlar, zînetlendiriyorlar.
Aynen öyle de, fakat binler derece yüksek, her bir mümin için binler kasır ve hurileri ihtiva eden has bahçesinden başka, umumî Cennet'ten beş yüz sene genişliğinde birer hususî Cennet'i vardır. Derecesi nisbetinde inkişaf eden hissiyatıyla, duygularıyla Cennet'e ve ebediyete lâyık bir surette istifade eder. Başkaların iştiraki onun malikiyetine ve istifadesine noksan vermedikleri gibi, kuvvet verirler. Ve hususî ve geniş Cennetini zînetlendiriyorlar.
Evet, bu dünyada bir adam, bir saatlik bir bahçeden ve bir günlük bir seyrangahtan ve bir aylık bir memleketten ve bir senelik bir mesiregâhta seyahatından; ağzıyla, kulağıyla, gözüyle, zevkiyle, zaikasıyla, sair duygularıyla istifade ettiği gibi; aynen öyle de, fakat bir saatlik bir bahçeden ancak istifade eden bu fâni memleketteki kuvve-i şâmme ve kuvve-i zaika, o bâki memlekette bir senelik bahçeden aynı istifadeyi eder. Ve burada bir senelik mesiregâhtan ancak istifade edebilen bir kuvve-i bâsıra ve kuvve-i sâmia orada beşyüz senelik mesiregâhındaki seyahattan; o haşmetli, baştan başa zînetli memlekete lâyık bir tarzda istifade eder.” (Lem'alar, 156)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Sur'a üflendi cümlesindeki hikmet nedir? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 19:43 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Allahu Teala Tevbe: 89 ve Al-i İmran: 133.ayetlerde cennet için hazırlandı demektedir.
Kuran bize yeter diyenler, sura üflendi ve diğer yapıldı edildi ifadelerinin bir Kuran üslubu olduğunu söylüyorlar.
Buna dayanarak da cennet yaratılmadı diyorlar.
Yani, cennet hazırlandı ifadesi, cennetin şu anda var olduğu anlamına gelmez. Nitekim sura henüz üflenmediği halde sura üflendi denilmektedir. Demek ki Kuran’a göre cennet de cehennem de henüz yaratılmamıştır, iddiasında bulunuyorlar.
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Kur’an-ı Kerim’de kıyamet sahneleri, gerçekleşmesinin muhakkak ve kesin olduğuna delalet etmesi, olayların gözler önünde canlandırılması gibi gayelerle mazi (geçmiş zaman) kalıbında zikredilir.
Kıyamet henüz kopmadığından, bu anlatılanların (cennetliklerin cennete girmesi gibi) ilerde olacağını, kastedilenin muzari (gelecek zaman) olduğuna intikal ederiz. Yani mazi manasında anlamaya bir engel vardır.
Ancak, cennet veya cehennem için “uıddet” (hazırlandı) ifadesini, kendi kalıbında anlamamız için bir engel yoktur.
Dolayısıyla asli manasında, yaratılmış olduğu anlamda değerlendirmek daha uygundur.
Ayrıca pek çok hadis-i şerifte Peygamberimizin cenneti gördüğü, bütün tafsilatıyla anlattığı nakledilmektedir...
Dolayısıyla cennet ve cehennemin şu anda mevcut olduğuna delalet eden nakli deliller vardır. Aklen de böyle olmasına bir engel yoktur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Cennet ehline bulutun uğraması hadisi sıhhati nedir? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 19:42 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Abdullah b. Abbas´tan şöyle bir rivayette bulunmuştuk: “Cennetliklerden bir cemaat, -dünyadakilerin yaptıkları gibi- şaraplarının çevresinde toplanırlar. O esnada üzerlerinden bir bulut geçer. Diledikleri her şey, o buluttan üzerlerine yağdırılır. Hatta onlardan biri: “Bize, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar yağdır” der ve bulut, onlara, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar yağdırır.” (İbni Kesir Tefsiri)
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- Evet bu hadis rivayeti İbn Kesir tefsirinde geçmektedir. (bk. İbn Kesir, 4/568, Nahl,16/30. ayetin tefsiri)
İbn Kesir bu rivayetin senedini belirtmemiştir. “Hadiste gelmiş ki” ifadesiyle yetinmiştir. Bu durum rivayetin zayıf olduğuna bir emare olabilir.
- Bu hadisi -benzer ifadelerle- Ebu Nuaym (Tarihu Isfahan, 1/236 ) belli bir senetle rivayet etmiştir.
Ancak senet zincirinde de bir meçhul, bir de yalancılıkla itham edilen bir ravi vardır.
Ayrıca hadisin metninde bir rekaket (nebevi ifadelere uymayan bir tarz) vardır ve bu bilgi Ebu Umame’den başka hiç bir sahabiden nakledilmemiştir.
Bu sebeple bu hadis rivayetinin sahih olmadığı bildirilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Allah, Cenneti doldurmak için yeni insanlar mı yaratacaktır? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 19:42 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Allah azze ve celle Cenneti doldurmak için yeni insanlar mı yaratacaktır?
Ebû Hureyre radıyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu : "Cennetle cehennem tartıştılar. Cehennem: böbürlenen ve zorba kimselerle, cennet ise insanların güçsüzleri ve insanlar nazarında değersiz olan kimselerle doldurulduklarını ileri sürecekler. Bunun üzerine Allah cennete şöyle diyecek. "Sen benim rahmetimsin. Seninle ben kullarımdan dilediğime rahmetimi ulaştırırım." Cehenneme de: "Sen benim azabımsın. Seninle ben kullarımdan istediğime azap ederim. Her ikiniz de dolacaksınız." Cehennem dolmak ve doymak bilmedi. Nihayet Allah ayağını ona koydu ve cehennem de: "Artık hiç alacak yerim kalmadı, hiç alacak yerim kalmadı" dedi. (Çünkü Allah ayağım koyduğunda) Cehennemin ağzı birbirine kavuştu. Allah yarattıklarından hiç kimseye zulmetmez. Cennetten boş kalan yerler için ise Allah başka insanlar yaratacaktır." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî] Hadis-i Şerifin manası şerhi nedir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
İlgili rivayet, soruda da işaret edildiği gibi, Buhari, Müslim ve Tirmizi'de geçmektedir. (bk. Buhari, tefsiru sureti 50; Müslim, Cennet, 36; Tirmizi,Cennet, 22-daha kısa)
Bu hadiste yer alan “Allah’ın kademi” ifadesi, müteşabihtir, manası kapalıdır. Selef alimleri ve bazı Kelamcılara göre, bunun tevilini Allah’a havale etmek gerekir.
Kelamcıların büyük çoğunluğuna göre, bunun zahiri manası Allah hakkında muhaldir. Öyleyse Allah’ın şanına yakışır bir şekilde tevil etmek gerekir. Bunun tevili de farklı şekilde yapılmıştır:
a) Kadem kelimesi (ayak manasına geldiği gibi) Arapçada yaygın olarak
“Mutekaddim” yani önde olan manasına da gelir.
Buna göre, ilgili ifadenin manası: “Allah azaba en layık olanları da cehenneme takdim ettiği zaman.. dolar” şeklindedir.
b) Burada “kademehu”daki ‘hu’ zamiri Allah’a değil, bir malum mahluka aittir.
c) Burada yer alan “Kadem” kelimesi bizzat bazı yaratıkların ismi de olabilir.
d) Bir rivayette KADEM yerine RİCL kelimesi kullanılmıştır. Bu kelimenin de ayak anlamı yanında “insanlardan bir topluluk” manası da vardır.
Buna göre, ilgili cümlenin anlamı: “Allah bir grup insanı daha cehennem koydu ve o da doldu” şeklinde olur. (bk. Nevevi, şerhu Müslim, 17/182-183)
e) Diğer bir yoruma göre, bu ifade mecazdır, izlal/zillete düşürmek, boyun eğdirmek anlamında kullanılır.
Mesela: “Ben filanca adamı ayağımın altına aldım” ifadesi, gerçekten o kişiyi ayaklar altında ezmek değil, mecaz olarak ona haddini bildirmek, küçük düşürmek manasına gelir.
Burada da cehennem adeta bir şımarıklık içinde “benim yerim çok geniştir; gelenlerin dışında daha çokları kabul edebilirim” şeklinde bir tavır gösterince, Allah da “Onu ayağının altında ezdi”, yani onun geniş taraflarını daraltmak suretiyle ona haddini bildirdi.
f) Kadem kelimesi, bazen arkada, geride kalmayı da ifade eder. Ayaklar, bedenin sonlarında yer aldığı gibi, bir konuda geride kalanları da anlatır.
Buna göre, ifadenin anlamı: “Allah en son geride kalan insanları da cehenneme koyunca dolmuş olur” şeklindedir. (krş. İbn Hacer, Fethu’l-Bari 8/596)
Cennet için yeni mahlukları inşa etmeye gelince;
- Bu konu aklın tespit edemeyeceği gaybi bir konudur. Sahih hadislerde yer aldığına göre, bu bilgiyi doğru kabul etmek durumundayız.
Allah herhangi bir ibadet yapmayan çocukları ve delileri cennete koyduğu gibi, orada da hiç ibadet etmeyen bazı mahlukları da yaratıp cennete koyabilir. (bk. Nevevi, a.y.)
- Bu hadiste dikkat çeken önemli bir nokta da şudur:
Cehennemin boşluğu, boyutu daraltılmak suretiyle ortadan kaldırılır. Çünkü hiç bir günahı olmayan yeni mahlukları yaratıp oraya koymak haksızlık olur. Hadiste yer alan: “Allah yarattıklarından hiç kimseye zulmetmez” manasındaki ifadesi, buna işarettir.
Cennet için yeni mahluklar yaratmakta adalete aykırı bir şey yoktur. Çünkü cennet Allah’ın rahmet yeridir. Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez. Bu sebeple çocuklar gibi hiç amel yapmayanların da cennete girmelerinde başkası için bir zarar yoktur. (krş. İbn Hacer, 8/597)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Huriler, gelecek olan eşlerinin kimin olacağını biliyorlar mı? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 19:41 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
Huriler yaratılmış mıdır yani şu an cennette midir, gelecek olan eşlerinin kimin olacağını biliyorlar mı, eğer değilse peygamberimiz cennette görüp tasvir ettiği hurilerin durumunu nasıl anlamalıyız?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Hurilerin varlığı veya durumlarını akılla bilmek mümkün değildir.
- Kuran’da cennette hurilerin olduğuna vurgu yapılmış, fakat birkaç nokta hariç, fazla detaylara yer verilmemiştir. Yalnız unvanları olan “Hur-în” sözcüğünden bunların iri-ceylan gözlü olduklarını, gözlerinin beyaz kısmı çok beyaz, siyah kısmı çok siyah olduğunu biliyoruz.
- Ehl-i sünnet inancına göre, cennet şu anda vardır, dolayısıyla huriler de şu anda yaratılmıştır.
Değişik hadis rivayetleri, onların şu anda cennette var olduklarını göstermektedir.
Onlardan sahih olan bir rivayet şöyledir:
“Dünyadayken bir kadın, kocasına eziyet ederse, o kocanın (cennetteki)huri eşi mutlaka o kadına şöyle karşılık verir: Ona eziyet etme, Allah seni kahretsin! O şu anda senin yanında misafirdir. Yakında senden ayrılıp yanımıza gelecektir!” (İbn Hanbel, hno: 22101; Tirmizi, hno:1174; İbn Mace, hno: 2014)
Bu sahih rivayetten anlaşılıyor ki, Huriler şu anda cennette mevcuttur ve eşleri olacak erkekleri de biliyorlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Cennetin en güzel hurisi kim? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 19:40 - Forum: Cennet
- Yorum Yok
|
 |
Soru Detayı
1) el-Evzâî; ... İbn Mes'ud'un şöyle dediğini nakleder: "Cennette bir huri vardır, ona lu'be (veya luabe, oyuncak veya çok oynayan) denir. Cennetin tüm hurileri onu beğenirler, ellerini onun omuzuna vurur ve ne mutlu sana ey lu'be derler, taliplerin eğer bilselerdi, elbet ciddî çalışırlardı. İki gözü arasında, kim benim gibi birine sahip olmak istiyorsa, Rabbimin rızası için çalışsın, yazılıdır." (Kurtubî, et-Tezkira, s, 477, İbn Abbas'dan)
2) Atâ es-Sülemî, Mâlik b. Dinar'a, yâ Ebâ Yahya, bizi iştiyaklarıdır, der. Mâlik, der ki: Ey Atâ, Cennet'te bir huri var ki cennet ehli onun güzelliği ile övünürler. Eğer Allah Cennet ehline ölmemeyi yazmış olmasaydı onun güzelliğinden dolayı, ölürlerdi. Bunun üzerine Atâ, Malik'in bu sözünden dolayı kırk günü dertli geçirir." (Kurtubî, et-Tezkira, s, 477)
Birincisi hadis ikincisi bir alimin sözü ikisi de aynı huri mi çünkü ikincisi hadis değil bir hadis tefsiri mi? İlk hadiste tüm cennetin hurileri lube hurisini beğenir diyor ikincisinde tüm cennet halkı onu beğenir diyor acaba cennetin en güzel hurileri bu ikisi mi yoksa ikisi de aynı huri mi biri hadis ikincisi hadis tefsiri mi ve cennetin en güzel hurisi mi?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Bu iki rivayet için de bk. Kurtubi, Tezkire, 2/150; İbn Ebi’d-dünya, Sıfatu’l-Cenne, 1/212-213; İbn Kayyım el-Cevziye, Hadi’l-Ervah,1/235.
Bu iki rivayetin hiç biri, Hz. Peygambere dayandırılmamıştır. İkisi de Mevkuf hadistir. Yani sahabe ve diğer alimlerin sözüdür.
Bu tür gaybi bilgileri seslendirenlerin bu bilgilerinin asıl kaynağı Hz. Peygamber (asm) olması gereğine işaret eden alimlerin bu tespitleri doğrudur. Ancak, bu bilgiyi aktardıkları belirtilen şahısların da gerçekten bunu söyleyip söylemedikleri de tespit edilmek zorundadır.
Bu konuda gördüğümüz kaynakların hiç birinde bu rivayetlerin sıhhati konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bunların Kütübü sitte gibi sahih kaynaklarda yer almaması, bir zaaf işareti sayılabilir. Bizim de böyle düşünmemizde bir sakınca olmasa gerektir.
Kaldı ki, bu bilgilerin içeriğinde de sağlam görünmeyen ifadeler de vardır. Örneğin, “cennette ölüm olsaydı, cennet halkının hepsi onun bu güzelliğinden ötürü ölürlerdi”; “Malik b. Dinar bu hurinin güzelliğini duyduğunda kırk yıl bunu unutmamıştır” şeklindeki ifadeler oldukça abartılı görünmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
Her namazınızı son namazınız gibi kılın, hadisi sahih mi? |
Yazar: SanalikaForum - 19-05-2017, 17:20 - Forum: Hadis-i Şerifler
- Yorum Yok
|
 |
Ebû Eyyûb (el-Ensârî) (ra) şöyle demiştir:
Bir adam Peygamber aleyhissalatü vesselam’ın yanına gelerek:
- “Ey Allah’ın Elçisi! Bana (faydalı şeyi) öğret ve özlü söyle.” dedi. Resûl-i Ekrem (asm) adama:
- “Namazına durduğun zaman veda edenin namazı gibi namaz kıl. Özür dilemeni gerektiren bir sözü konuşma ve insanların ellerindeki (dünyalık) şeylerden ümidini kesmeye azimli ve kararlı ol.” buyurdu. (İbn Mace, Zühd, 15)
Heysem’nin Zevaid isimli eserinde şöyle denilmiştir:
Bu hadis rivayetinin senedi zayıftır. Senette bulunan ravilerden Osman bin Cübeyr'in meçhul olduğunu Zehebi, Tabakat'ta söylemiştir.
İbn-i Hibbân ise Osman bin Cübeyr'i güvenilirlerden saymıştır.
Buhâri ve Ebû Hâtem de: O, babasından, dedesi aracılığıyla Ebû Eyyûb (ra)'den rivayette bulunmuş, demişler.
Ben (Heysemi) derim ki: Hadisin, sözlerin en vecizlerinden ve hikmeti en iyi şekilde toplayıcı olması onun sabit olmasına yakınlığına delalet eder. Bu açıdan düşünülmelidir. (bk. İbn Mace, Zühd, 15)
Hadîste geçen "Evciz" fiilini "özlü söyle" diye tercüme ettik. Bu cümle iki şekilde yorumlanabilir:
Birincisi: Buyuracağın şeyi bellemenin kolay olması için işin özetini söylemekle yetin.
İkincisi: İstenen bilgiyi veciz sözleyiver.
Veciz: Manası çok olup kelimeleri az olan söze denilir.
Hadisin "... Veda edenin namazı" ifadesinden maksat, dünyadan ayrılmak üzere bulunan müminin kıldığı son namaz, olabilir. Yani sanki sen son namazını kılıyorsun. Bu itibarla namazım dikkatli, huzurlu, manevi zevk ve iştiyakla, huşu içinde kıl.
Bu ifadeden maksat şu iki şekilde olabilir:
Birincisi: Namaza durduğun zaman bütün dünyayı hatırından çıkart, tam anlamıyla Allah'a yönel, O'nun huzurunda olduğunu bir an bile unutma. Böylece dünyaya veda etmiş gibi ol.
İkincisi: Namaz kıldığın zaman son namazını kılan bir kimseymişsin gibi kıl. Sanki sen son namazını kılıyorsun, bu namazınla dünyaya veda edeceksin.
Bize göre bu hadiste geçen bu ifade, bu iki manayı da başka manaları da içine almaktadır.
Bu itibarla namazını dikkatli, huzurlu, manevi zevk ve iştiyakla, huşu içinde kıl. Namaza durduğun zaman bütün dünyayı hatırından çıkart, tam anlamıyla Allah’a yönel, O’nun huzurunda olduğunu bir an bile unutma; böylece dünyaya veda etmiş gibi ol. Zaten namaz bitince dünyaya gerçekten veda etmiş olacaksın. Çünkü bu son namazındır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
|
|
|
|